Size bir şey sormama izin verir misiniz, efendim?
Yolcu irkildi ve sokak ortasında, akşamın sekizinde kendisine
teklifsizce sokulan kürklü kişiye biraz korkarak baktı.
Petersburglu biri, hiç tanımadığı başka bir adamla sokakta
birdenbire birşeyler konuşmaya başlarsa ötekinin kesin olarak
korkuya düşmesi pek doğaldır.Böylece yolcu sarsıldı, biraz da korktu. Kürklü adam dedi ki:- Sizi rahatsız ettiğimden dolayı beni bağışlayın, ben.. ben vallahi bilmiyorum... Siz, sanırım beni bağışlarsınız...Görüyorsunuz ki ruhsal bir bunalım içindeyim.
Redingotlu delikanlı, kürklü adamın gerçekten ruhsal bir
bunalım içinde olduğunu ancak o zaman görebildi. Karışık yüzü
oldukça solgundu, sesi titriyordu; belki de kafası karmakarışıktı; çünkü sözcükler ağzından pek güçlükle çıkıyordu.
Bir ricada bulunmak istediği belliydi; ama gerekrütbe, gerekse toplumsal konum bakımından belki de daha aşağıolan bir adama böyle kendisini küçük düşürücü bir ricadabulunmanın ona çok zor geldiği görünüyordu. Öyle ya, böylesağlam bir kürkün altına, üzerine gösterişli süsler, nişanlarserpilmiş olan ciddi, pek güzel, koyu yeşil renkli bir frakgiymiş birinin bir ricada bulunması; yakışıksız, uygunsuz,hatta garip bir şey olurdu. Bütün bunların kürklü adamasıkıntı verdiği belliydi; öyle ki, sonunda ruhsal bunalımiçinde olan bu bey dayanamadı; hem heyecanını bastırmak, hemde kendi yarattığı bu hoşa gitmeyen sahneye incelikle son vermek istedi:
Yolcu irkildi ve sokak ortasında, akşamın sekizinde kendisine
teklifsizce sokulan kürklü kişiye biraz korkarak baktı.
Petersburglu biri, hiç tanımadığı başka bir adamla sokakta
birdenbire birşeyler konuşmaya başlarsa ötekinin kesin olarak
korkuya düşmesi pek doğaldır.Böylece yolcu sarsıldı, biraz da korktu. Kürklü adam dedi ki:- Sizi rahatsız ettiğimden dolayı beni bağışlayın, ben.. ben vallahi bilmiyorum... Siz, sanırım beni bağışlarsınız...Görüyorsunuz ki ruhsal bir bunalım içindeyim.
Redingotlu delikanlı, kürklü adamın gerçekten ruhsal bir
bunalım içinde olduğunu ancak o zaman görebildi. Karışık yüzü
oldukça solgundu, sesi titriyordu; belki de kafası karmakarışıktı; çünkü sözcükler ağzından pek güçlükle çıkıyordu.
Bir ricada bulunmak istediği belliydi; ama gerekrütbe, gerekse toplumsal konum bakımından belki de daha aşağıolan bir adama böyle kendisini küçük düşürücü bir ricadabulunmanın ona çok zor geldiği görünüyordu. Öyle ya, böylesağlam bir kürkün altına, üzerine gösterişli süsler, nişanlarserpilmiş olan ciddi, pek güzel, koyu yeşil renkli bir frakgiymiş birinin bir ricada bulunması; yakışıksız, uygunsuz,hatta garip bir şey olurdu. Bütün bunların kürklü adamasıkıntı verdiği belliydi; öyle ki, sonunda ruhsal bunalımiçinde olan bu bey dayanamadı; hem heyecanını bastırmak, hemde kendi yarattığı bu hoşa gitmeyen sahneye incelikle son vermek istedi: