Skip to main content

Posts

Showing posts from December, 2013

Aylak Adam - Yusuf Atılgan

Her şeye "karşı" duran, "karşı" çıkan, "karşı" olan bir adam... Aylak Adam... Bir adı bile yok. "C." diyor Yusuf Atılgan kısaca. İnsan her şeye bunca "karşı"yken kendine de "karşı" olmadan nasıl sürdürülebiler bir "karşı" yaşamı? C., sıradanlığa, tekdüzeliğe, alışılmışın kolaycılığına hiç mi hiç katlanamıyor. Hem farklıyı, hem doğru olanı arıyor. Çabasının boşuna olduğunun da farkında üstelik. Zor bir karakter, zor bir yaşam, yalın bir roman.

Sözlerin Soyağacı - Çağdaş Türkçenin Etimolojik Sözlüğü - Sevan Nişanyan

Sözlerin Soyağacı, çağdaş Türkçenin etimolojisi konusunda bugüne kadar yapılmış en kapsamlı ve sistematik çalışmadır. Günümüz Türkçesinde kullanılan 13.000den fazla kelimenin kökeni titizlikle araştırılmış ve tutarlı bir leksikolojik anlayışla okura sunulmuştur. Her kelimenin Türkçe metinlerde kayda geçtiği en erken tarih, yıl veya yüzyıl olarak belgelenmiştir. Yabancı dillerden alınmış olan kelimelerin o dildeki kökleri en eski yazılı kaynaklara dek izlenmiştir. Yüzlerce kelimeye ilişkin yaygın yanlış inançlar düzeltilmiştir. Türk sözlükçülüğünde yüz yıldan beri kendini duyuran bir eksiğin giderilmesi yönünde bu eserin önemli bir adım olduğuna inanıyoruz. Sözlüğün dördüncü basımı, çoğu son yıllarda kullanıma giren yeni kelimeler olmak üzere 550 dolayında yeni madde başı içermektedir. Türkçe kelimelerin ilk kaydedildiği tarihi belgeleme çalışması bu basımda tatmin edici bir düzeye ulaşmıştır. Türkçe kökenli kelimelerin morfolojik yapısı daha ayrıntılı olarak ele alınmış ve Türkçe ya

Metin and kırk gün kırk gece

Türk Tiyatrosu'nun büyük hocasi, büyük alimi rahmetli Metin AND'in, Osmanlik senliklerinde yeralan seyirlik oyunlar hakkindaki "Kirk Gün Kirk Gece" isimli incelemesini takdim ediyorum. Eserin "öndeyis"inin hitaminda yeralan su ifadeyi de dikkatinize sunarim: "Bu çalismamla eski Türk toplumunun hayati üzerindeki örtünün bir ucunu kaldiramadimsa bile araladigimi saniyorum. Ne denli övünülecek bir geçmisimiz oldugunu örtaya çikaracak örtünün büsbütün kaldirilacagi günün de yakin olmasini gönülden dilerim. "

Playboy 2005 Ekim sayısı

                     Bu dergi 2467 kez indirildi

Shannara'nın Kılıcı - Üçüncü Kitap - Terry Brooks

Savaşın amansız gölgesi dünyanın özgür halklarının üzerine düşmüş, Karabüyücü Lord'un ordusu Tyrsis kapılarına varmıştır. Shannara'nın Kılıcı ve Shea hala kayıp olduğundan, Güneykarası'nı karanlığın güçlerine karşı savunmak Sınır Lejyonu'na düşmüştür.Öte yandan elinden bir kez kaçırdığı Shannara'nın Kılıcı'nın peşinden Kafatası Krallığı'na yollanan Shea'yı Karabüyücü Lord'la yüreklere korku salan bir yüzleşme beklemektedir.

Shannara'nın Kılıcı - İkinci Kitap - Terry Brooks

Allanon dışında hiçbir ölümlünün ayak basmadığı Krallar Salonu'nun kapılarındaki kafileyi Shannara'nın Kılıcı'nı arama yolunda yeni ve daha da çetin tehlikeler bekliyor. Yolculuklarının bu ayağında grubun her bir üyesi gücünü, sabrını ve cesaretini ölçen zorlu sınavlarla karşılaşıyor.Dört karayı Karabüyücü Lord'un kötülüğünden kurtarabilecek tek kişi olan Shea Ohmsford ise gönülsüz atıldığı bu macerada, en korkulu düşmanların yanı sıra beklenmedik yardımcılarla da karşılaşıyor, en büyük sınavına doğru adım adım ilerlerken kendi özündeki cesareti keşfediyor.

Shannara'nın Kılıcı - Birinci Kitap - Terry Brooks

Dünya uzun yıllar önce kadim kötülük güçlerinin saldırılarına sahne olmuş, ancak Shea'nın atası Jerle Shannara ile kılıcı sayesinde kudretli Karabüyücü Lord yenilgiye uğratılabilmişti. Bu savaşlar artık çok gerilerde kalmış, huzur dolu Vale köyünde yarı insan yarı elf olan Shea Ohmsford bütün dünyadan habersiz, sakin bir yaşam sürmekteydi -ta ki gizimli ve sert mizaçlı Allanon ortaya çıkıp da uzun süre önce ölmüş olması gereken Karabüyücü Lord'un sağ olduğunu ve dünyaya hükmetmeyi aklına koyduğunu söyleyene dek.Jerle Shannara'nın yegane varisi olan Shea Ohmsford karanlığın yaratıklarını uzak tutabilecek olan tek silahı, Shannara'nın Kılıcı'nı bulmak için büyük ve tehlikeli bir maceraya atılmak zorundadır."Muhteşem bir fantazya yolculuğu" -Frank Herbert-

Simone De Beauvoir - Güzel Görüntüler

«Bir intihar olayı okuyunca, insana buz gibi ter döktüren şey, pencerenin demirlerinde asılı duran narin ceset değil; intihardan hemen önce o kalpte olup biten şeydir.»

Kaderimin Efendisi - Şebnem İşigüzel

Bu defa küçük şeyleri anlatmanın derdinde Şebnem İşigüzel. Küçük gibi görünse de hepimizin boyunu aşan, hayatı burnumuzdan getiren şeyleri. Bize kaderimizin efendisi olmadığımızı ve olamayacağımızı hatırlatan küçük şeyleri...Acı zariflikler de bu küçük şeyler arasında değil midir? Hem zariflikler hep tatlı olmaz ya... Zarifçe dayatılanlar, zarifçe sevilmek istemeler, kapıları kapatmaları, kendine gömülmeler, kaderine boyun eğmeler, başkaları tarafından tuzla buz edilip "zarif ve küçük" parçalara ayrılmalar. Kader, Tanrı ve hayat karşısında uslu uslu, sakin sakin ezilmeler...Yazar yüksek dozda, ağır, yakıcı bir ilacı, eli hafif bir hemşire gibi okurun damarına akıtma niyetinde bu defa. Görünürde sıkı bir iğne yemiş gibi hissettirmeden, ama bir kez damarlarda dolaşmaya başladığından baş döndüren, biraz da sızlatıp acıtan öyküler bunlar. Kader ile insan arasında kalan öyküler...

Godot'yu Beklerken - Samuel Beckett

Godot'yu Beklerken 1948 yılında Fransızca olarak yazıldı ve 1953'te Paris'de sahneye kondu. Zamanla ülke çapında bir ün kazandı. 1954 yılında Beckett tarafından bazı değişikliklerle İngilizceye çevrildi ve başka ülkelerde de sahnelenmeye başladı. Avangard olarak nitelenmesine karşın hızla klasikleşti. Oyunun varoluş sancıları çeken kahramanları, yolları kesiştiğinde birbirleriyle iletişim kurmaya çalışırlar. Her gün yinelenen bu ritüelde bellek işlevinin yerine getiremeyince de gerçekliğin kesinliğinden uzaklaşmaya başlarlar. Kimilerine göre tüm zamanların en iyisi olan bu oyun, 21. yüzyılda da kafamızda soru işaretleri bırakmaya devam ediyor.

Geceyarısı Çocukları - Salman Rushdie

Salman Rushdie, bugüne kadar pek çok ödüle layık görülen, ülkesinin gerçeğinden beslenerek evrensele açılan eserleriyle çağdaş edebiyatın en önemli temsilcilerinden biri.Anlatacak öyle çok hikâye var ki, bir sürü, birbirine geçmiş bir hayatlar olaylar mucizeler yerler rivayetler bolluğu, olanaksızla olağanın son derece yoğun bir karışımı! Ben bir hayat yutucusuyum ve beni tanımak için, bir tek beni tanımak için sizin de bütün hepsini yutmanız lazım.15 Ağustos 1947, geceyarısı saat on ikide, Hindistan'ın bağımsızlığının ilan edildiği anda dünyaya gelen Salim Sina, basında ilgi odağı olup Başbakan Nehru tarafından kutlanır. Ancak bu tesadüf, kahramanımız için beklenmedik sonuçlar doğuracaktır. Zira kendisi gibi aynı saat doğmuş bin çocukla telepati kurmak ve tehlikeleri koku alma duyusuyla sezmek yetenekleri bahşedilmiştir kendisine. Bu yolla içinden çıkılmaz bir biçimde ülkesinin tarihine bağlanan Salim, zaman içinde yol aldıkça modern Hindistan'ın zaferlerine, felaketlerine,

Ömür Boyu Sürecek - Sabrina Jeffries

Haversham Markizi Leydi Christabel'in, onu mahvedebilecek bazı mektupları geri alması gerekmektedir. O kadar çaresizdir ki, bu mektuplara ulaşmak için, ünlü kumar kulübü sahibi Gavin Byrne'ın metresiymiş gibi davranarak onunla birlikte rezil bir ev partisine gitmeyi kabul eder. Ve Byrne'la, ondan gerçek bir metresin davranışları hakkında ders almak konusunda anlaşır ama bu derslerin sonradan ne kadar tehlikeli bir hal alabileceğini tahmin edemez.Gavin da, kendi çıkarı için, gizlice mektupların peşine düşer. Amacı, henüz ufacık bir çocukken onu Londra'nın en kötü kenar mahallelerinde yaşamaya terk eden asil babasından intikam almaktır. Bu intikam planının yanı sıra, metres derslerinin başarılı ilerleyişinden de aşırı bir zevk almaktadır. Çok geçmeden bu güzel genç dulu yatağa atacağından şüphesi yoktur. Ama Gavin, birdenbire kendini Christabel'in baştan çıkarıcılığına hapsolmuş bir halde bulur. Genç adamı zorlu bir karar beklemektedir. Ya hayatı boyunca planladığı

Bir Prense Aşık Oldum - Sabrina Jeffries

Güzeller güzeli Leydi Regina Tremaine öyle çok erkeği reddetmişti ki; sonunda "Acıması Olmayan Kadın" olarak anılmaya başlamıştı.Aslında kimseyle evlenememesinin nedeni, geçmişinde karanlık bir sır olmasıydı. Ancak Regina, erkek kardeşinin Louisa North ile flört etmesinde bir sakınca görmüyordu.Louisanın kötü bir şöhrete sahip ağabeyi ne kadar karşı çıkarsa çıksın,bu ilişki yaşanmalıydı.Marcus North ise kadınlara düşkünlüğüyle tanınan bir Prensin gayri meşru oğluydu. Onun da kasvetli sarayına kapattığı kadınlara kötü davrandığı söyleniyordu.Yıllarca toplum tarafından dışlanan Marcus, Leydi Reginanın kardeşiyle ilgili teklifini kabul ederken, belki de hayatının riskini göze alıyordu.

Robin Cook - Beyin

Katherine Collins kaldinm ustundeki uc basamagi cikarken ayaklan geri geri gidiyordu. Paslanmaz çelik çerçeveli cam kapiyi itti, ama açamadi. Basıni geriye atip kapinin yanmdaki duvara çakili, «New York Kenti Saglik Merkezi» yazan kabartma tabelayi okurken Buradan iceri adimlarıni atanlar tum umutlarınizi yitirin» yazilmasinın daha uygun olacagini dusundu. Mart ayinin sabah günesi gozlerini kamastirmisti. Icindeki durtu buradan kacipevinin huzurlu havasma sigınmasini soylüyordu. Dunyada en son gitmek istedigi yer hastaneydi. Fakat geri donmesine firsat kalmadan, basamaklariçikan bazi hastalar, yanından gecerek hiç duraksamadan ana klinik merkezine acilan kapiyi cekip birdenbire dehset veren o koca binanin icinde gozden kayboluverdiler.Katherine gozlerini kapatip bir an aptalligina hayret etti. Tabii ya, klinigin kapilan disa aciliyordu.Omzuna astigi cantasini kolunun altina sikistirarak kapiyi cekip agti ve cehennem diinyasina daldi.Katherine’i rahatsız eden ilk sey koku oldu. Yirmi

Deliler Mezarlığı Bir Başka İki Şehrin Hikayesi - Ray Bradbury

Ray Bradbury, Deliler Mezarlığı'nda kendine özgü esrarengiz yaklaşımıyla, 1950'li yılların Hollywood'undan büyülü bir dünya yaratır. Tuhaf karakterleri, tüyler ürpertici gerilimi ve şiddetli bir nostalji duygusuyla, bu onun en parlak romanlarından biridir. (Arka Kapak)

Fatih Harbiye - Peyami Safa

Birbirinden giderek kopmaya ve birbirini reddetmeye başlayan iki hayat tarzı arasında yaşanan çatışma ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi. Tramvay yoluyla birbirine bağlanan ama birbiriyle bağdaşması mümkün olmayan iki semt: Fatih ve Harbiye. Bir genç kızın bu ikisi arasındaki gelgitleri, madde ile mana, albeni ile muhteva, göz ile kalp arasındaki çırpınışlarının hikâyesidir.

Dokuzuncu Hariciye Koğuşu - Peyami Safa

Yalnız ve hasta bir çocuğun çocukça aşkını ve ızdırabını; mesut olmak isteyen bir genç kızın temiz sevgisini; inanmak arzusu bütün benliğini saran bir insanın kuruntularını ve çıplak hastane duvarlarında yankılanan sessiz hıçkırıkları anlatır. Peyami'nin kendi geçmişinden izler taşıyan bu romanda mutluluğu ve felaketi aynı etkileyicilikle anlatma gücüne hayran kalacaksınız.

Cingöz Recai - Mişon'un Definesi - Peyami Safa

Mişon’un Definesi: Cingöz Recai işsiz güçsüz, evinde otururken gazetede bir haber görür. Mişon adında yaşlı bir Yahudiye on yıl evvel babasından altın kalmıştır. Ancak bu yaşlı adam çok cimri olduğundan dolayı altının tek bir tanesine dokunmayıp evine saklanmıştır. Ancak ölüm döşeğinde olamasına rağmen kimseye altınların yerini söylememektedir. Cingöz ise gözünü bu altınlara dikmiş, Mişon’dan onları çalmak için plan yapar. Bodrumda Kalanlar: Cingöz adamları ile birlikte denizden Çengelköy’deki İhsan Paşa yalısını soymaya giderler. Yalıyı soyarlar ancak giderlerken, yalının sahibi İhsan Bey’i de yanlarına götürürler. Sabah ev ahalisi durumu müdüriyeti arayarak haber verir. Mehmet Rıza, olayı incelemeye köşke gelir.

Lanetli Kitaplar - Jacques Bergier

LANETLİ P.C. CAST EĞER ÖLÜMSÜZSEN AŞK DA ÖLÜMSÜZLEŞİR “Benimle gelin, olur mu? Haydi, tekrar ölümsüzlerin dünyasına geçelim. Bu kitaptaki muhteşem yazarların hikâyelerinin çeşitliliği ve zenginliği karşısında gözlerim kamaştı. Rachel Caine’in Morganville’ini ziyaret etmek her zaman bir zevktir ve Tanith Lee’nin eşsiz sesinin büyüsüyle baştan çıkarılmak büyük bir hazdır. Vampirlerin üç intikam tanrıçası tarafından yaratıldığı Kristin Cast’ın dünyasına gülümseyerek, hem tatmin olmuş bir okuyucu hem de kızıyla gurur duyan bir anne oldum. Claudia Gray’in İç Savaş öncesi hikâyesinin son kısmı beni neşelendirdi. “Lanetli Aşk”ta Cynthia Leitich Smith’in olağanüstü hikâyesinden zevkle karışık bir şaşkınlık duydum. Richelle Mead’in “Mavi Ay”ı nefesimi kesti. Nancy Holder’ın kıyamet sonrası görüşü beni vahşi, ürkütücü bir geziye çıkardı ve Rachel Vincent’ın vampir sireni efsanelerimize hoş bir katkı oldu. Bu sayfalardaki sihri okurken bana eşlik etmeniz için sizi davet ediyorum. Hep birlikte

Sultanların Aşkı - Feridun Fazıl Tülbentçi

Kanuni Sultan Süleyman'ın torunu Sultan Murad ile hasekisi Safiye Sultan'ın yaşadığı büyük aşkı anlatan Sultanların Aşkı, okuyan herkesi büyüleyecek…Sultanların Aşkı, "nerede o eski aşklar, aşıklar"dedirtecek türden bir kitap.

Hürrem Sultan - Feridun Fazıl Tülbentçi

Osmanlı tarihi karakterleri arasında belki de en çok incelenen ve adına en çok eser verilen en çok Hürrem Sultan hakkında, usta yazar Feridun Fazıl tülbentçi tarafından hakkıyla yazılmış bir tarihi biyografik roman. Feridun Fazıl Tülbentçi, 1912 yılında İstanbul'da doğdu. Vefa Lisesi'ni, Yüksek Ticaret Okulu'nu bitirdi. Ardından basın hayatına atıldı. Ulus, Vatan, Cumhuriyet, Hürriyet gazetelerinde yazarlık yaptı. Daha sonra İstanbul Radyosu'nda görev aldı. Edebiyata şiirle başladı. Tülbentçi, radyoda “Geçmişte Bugün” adlı programı hazırladı. Tarihi romanlar yazdı. 1982 yılında vefat etti.

Esther Vilar - kadınlar melek değildir ancak öyle görünürler

Öncelikle erkeğin ne olduğunu öğrenelim. Erkek çalışan bir insandır. Bu çalışmasıyla hem kendini, hem de karısı ve çocuklarını geçindirir. Buna karşılık kadın, ya hiç çalışmaz veya geçici olarak çalışır. Bütün ömrü boyunca kocasından ve çocuklarından vazgeçtik, kendine bile bakamaz.

Daphne Du maurler Dağ Çiçeği

YILININ 3 mart günü Andriff ten Doonhaven'a gitmekte olan John Brodrick, alaca karanlık basmadan yolun ilk on beş milini geçmek istiyordu. Güneybatının tipik bir günüydü. Gökyüzü, insafsız bir rüzgârın önünde sürüklenen, sağanak getirdiği zaman el kadar mavilik bırakmayan, iyice alçalmiş yağmur bulutlarıyle kaplıydı. Ara sıra ortaya çıkıp hemencecik kaybolan güneşin silik görüntüsü hiç de umut verici değildi.Bozuk yolda hızla ilerlerken, arabanın içinde bir köşeden öbürüne savrulan John Brodrick, arabacıya seslenerek, bir kazaya sebep olup yaralanmalarını ve aç bir gece geçirmelerini istemiyorsa, daha dikkatli sürmesini söyledi. Yeni bir yol açılacağı üzerine, çevrede sürekli söylentiler dolaşıyordu. Ama, ülkede yapılamayan daha birçok iş gibi, bunun da gerçekleşmeyeceği belliydi. Hükümetten, yol onarımı için tek kuruş bile beklenemezdi. Harcamaları uzun bir süre John Brodrick'Ieöteki toprak sahipleri karşılamak zorundaydı.

Cengiz Han'ın Hazinesi - Clive Cussler

Dirk Pitt ve Al Giordino Sibirya'nın buz tutmuş göllerinden Gobi Çölü'nün sıcak kumlarına dek uzanan bir alanda bin bir türlü entrika, macera ve ölümle yüz yüze gelerek topladıkları ipuçlarıyla Cengiz Han'ın esrarengiz hazinesini bulmaya çalışmaktadırlar. Bu arada en önemli görevleri; kendini cinayet işleme tutkusuna kaptırmış olan zengin Moğol işadamını durdurmaktır. Soluk kesen gerilimi olağanüstü hayal gücüyle bezenmiş yepyeni romanıyla Clive Cussler tekrar karşımızda... (Tanıtım Yazısından)

Christie Golden Dövüş Kulübü 1

İstenmeyen yağlar. Pahalı, butik sabunlar. Maaş çekleri, güzel bir ev, zarif mobilyalar. Yalnızlık ve yabancılaşma. Tüketimin susmayan arsız çağrısı. Yalanlar ve yalanlar. Nefret ve öfke. İlk kez yayımlandığı 1996'dan beri bir yeraltı klasiği olarak anılan Dövüş Kulübü, yeni bin yılın eşiğinde geçen bir anti-ütopya öyküsünü anlatıyor. Yaşadığı hayattan nefret eden, ölüm düşüncesini saplantı haline getirmiş, insani yakınlığı kanser dayanışma gruplarında arayan genç bir adam.