Skip to main content

Posts

Showing posts from November, 2013

Mihail Lermontov Zamanımızın Bir Kahramanı

Zamanımızın Bir Kahramanı" gerçekten bir portredir, ama bir tek kişinin portresi değildir; kuşağımızın gittikçe anan kötülüklerinden yaratılmış bir portredir. Bana bir insanın bu kadar kötü olamayacağını söyleyeceksiniz yine; ben de diyeceğim ki, madem bir sürü trajik ve romantik haydutun varlığına inandınız, öyleyse neden Peçorin gerçeğine inanmıyorsunuz? Çok daha korkutucu, çok daha çirkin öykü kahramanlarını beğendiniz, yine bir öykü kahramanı olan bu kişiyi neden benimsemiyorsunuz? Yoksa bu kişideki gerçek payı sizin isteğinizden daha mı fazla?Bu öyküden ahlakın bir şey kazanamayacağını söyleyeceksiniz. Özür dilerim, insanların tatlıyla beslendiği yeter; bundan mideleri bile bozuldu: Biraz acı ilaç, katı gerçekler gerek onlara. Yine de sözlerimden bu kitabın yazarının, insanların kötülüklerini silip süpürmek gibi yüce bir düşe kapıldığı sonucunu çıkarmayın. Tanrı onu böyle bir küstahlıktan korusun! O sadece, çağdaş bir insanı kendi anladığı gibi, kendi gördüğü gibi çi

CANAN TAN PİRAYE

...Kızıl saçılıymış Piraye. Kendimi, keşke ben de kızıl saçlı olsaydım, diye hayıflanırken yakaladım kaç kez... Okudukça, dizelerin arasına dalıp kendimden geçtikçe, tehlikeli bir biçimde özdeşleşiyordum Piraye'yle. Tiyatro sahnemde, bundan sonraki rolüm belliydi artık. Nazım Hikmet'in Piraye'si rolünü oynamak... Peki bana eşlik edecek oyuncu kim olacaktı? Bunu düşünmek bile anlamsızdı; karşımda Nazım vardı ya...

URSULA K. LEGUIN MÜLKSÜZLER

"...Vermediğimiz şeyi alamazsınız, kendinizi vermeniz gerekir. Devrim'i satın alamazsınız. Devrim'i yapamazsınız. Devrim olabilirsiniz ancak. Devrim ya ruhunuzdadır ya da hiç bir yerde değildir." Konuşmasını bitirirken, yaklaşan polis helikopterlerinin gürültüsü sesini boğmaya başladı."Romanım Mülksüzler, kendilerine Odocu diyen küçük bir dünya dolusu insanı anlatıyor; Odo romandaki olaylardan kuşaklarca önce yaşamış, bu yüzden olaylara katılmıyor, ya da yalnızca zımnen katılıyor, çünkü bütün olaylar aslında onunla başlamıştı."Odoculuk anarşizmdir. Sağı solu bombalamak anlamında değil: kendine hangi saygıdeğer adı verirse versin bunun adı tedhişçiliktir. Aşırı sağın sosyal-Darwinist ekonomik özgürlükçülüğü de değil; düpedüz anarşizm: eski Taocu düşüncede öngörülen, Shelley ve Kropotkin'in, Goldmann ve Goodman'ın geliştirdiği biçimiyle. Anarşizmin baş hedefi, ister kapitalist isterse sosyalist olsun, otoriter devlettir; önde gelen ahlaki ve ilkesel

JOANNE KATHLEEN ROWLING HARRY POTTER 7 - ÖLÜMCÜL KUTSALLAR

Harry Potter serisinin 7. ve maalesef ki son kitabı. J.K. Rowling tarafından yazılmış olup Türkiye'de Neredeyse bir fenomen haline geldi ve kitabı okumayan kalmadı. Hatta çoğu kişi defalarca okumuştur.. Her nekadar çocuk kitabı kategorisinde olsada şimdiye kadar okuduğum kitapların arasında sürükleyiciliği, hayal gücü, olayların örgüsü ve daha bir çok açıdan en iyilerden birisiydi. Kesinlikle okunması gereken bir kitap. Harry Potter 7 Ölümcül Kutsallar (Ölüm Yadigarları)

JOANNE KATHLEEN ROWLING HARRY POTTER 6 - MELEZ PRENS

Dizinin ilk beş kitabında olduğu gibi, bu kitapta da geçmişte sorulmuş pek çok sorunun yanıtını veren J. K. Rowling okuyucuyu yeni sorularla, Harry Potter''ı da yeni sorunlarla baş başa bırakıyor. Büyücüler dünyasında devam eden kargaşa artık Muggle''ların dünyasını da etkilemeye başlamıştır. Harry Potter, Hogwarts''taki altıncı yılını Feci Yorucu Büyücülük Sınavlarına hazırlanarak geçireceğini düşünmektedir. Artık Quidditch takımının da kaptanıdır. Ancak Diagon Yolu''ndaki okul alışverişi sırasında Draco Malfoy''un bir şeyler çevirdiğini fark eder. Lord Voldemort''un geçmişiyle ilgili pek çok bilinmeyen ortaya çıkarken bir yandan da Malfoy''un neyin peşinde olduğunu öğrenmeye çalışan Harry''yi yine zor günler beklemektedir.

JOANNE KATHLEEN ROWLING HARRY POTTER 5 - ZÜMRÜDÜANKA YOLDAŞLIĞI

Dudley dar sokağın duvarına doğru geriledi. Harry asayı tam onun kalbine doğru tutuyordu. Dudley’ye duyduğu on dört yıllık nefretin damarlarında nabız gibi attığını hissediyordu – şimdi saldırmak için, Dudley’ye bir uğursuzluk büyüsü yapıp onu eve ağızsız dilsiz, antenleri uzamış bir böcek gibi sürüne sürüne göndermek için neler vermezdi…

JOANNE KATHLEEN ROWLING HARRY POTTER 4 - ATEŞ KADEHI

Harry Potter dizisinin dördüncü kitabı Harry Potter ve Ateş Kadehi, Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu'nda dördüncü sınıfa geçen Harry'nin başından geçenleri konu alıyor. Yaz tatilinde yanlarında kaldığı Dursley'lerden bir an önce kurtulmak isteyen Harry, bir yolunu bulup arkadaşlarıyla birlikte Quidditch Dünya Kupası finalini izlemeye gidiyor. Bu yıl okuldaki en büyük yenilik ise Üçbüyücü Turnuvası. Hogwarts'ın yanı sıra iki rakip büyücülük okulunun katılımıyla gerçekleşen bu etkinlik, yüz yıldan beri ilk kez düzenleniyor. Büyücülük dünyasında her şey her zaman olduğu gibi heyecanla, sürükleyici ve şaşırtıcı. Ancak Harry'nin alnındaki yara izinin ikide bir acıması, korkunç bir olayın yaklaşmakta olduğunun habercisi.

DAVID EDDINGS MALLOREON CILT 1 BATININ MUHAFIZLARI

Belgarion'un Riva Tahtına çıkıp, Menfur Tanrı Torak'ı nasıl öldürdüğünü anlatan Olayların bir Hikâyesidir-- Önsöz'den, Alorya Efsaneleri YEDİ TANRI dünyayı yarattıktan sonra, Tanrılar ile Tanrıların kendilerine seçtikleri halkların barış ve uyum içinde yaşadıkları söylenir. Fakat Tanrısı olmayanların başı Gorim yüksek bir dağa tırmanıp ona tüm kalbiyle durmadan yakanncaya kadar Tanrıların babası UL kendisini ayrı tutup, uzak durmuştu. Gorim'in yakarışları karşısında UL'un kalbi yumuşadı, Go-rim'i kaldırarak onun ve halkı Ulgoların Tanrısı olacağına söz verdi. Tanrı Aldur diğerlerinden ayrı durup Söz ve İrade'nin gücünü Belgarath ile diğer müritlerine öğretti. Günün birinde Aldur, bir çocuk kalbinden daha büyük olmayan yuvarlak bir taş aldı. İnsanlar bu taşa Aldur Taşı adını verdiler; taş muazzam bir güçle doluydu çünkü, zamanın başlangıcından beri var olan Yazgı'nın cisimlendirdiği bir şeydi. Angarak halkının Tanrısı Torak her şeye egemen olup hükmet

J.Jose Millas Sakın Yatağın Altına Bakma

Genç savcı Elena Rincon'un işi ölülerin zabıt kayıtlarını tutmaktır; babasının teşvikiyle seçtiği savcılık mesleğinde aradığını bulamamış, gece nöbetlerinde, iç karartıcı Madrid metrosunda cesetlerin izini sürmekten bıkıp usanmıştır. Bir gün aynı metronun basık tünellerinden birinde, Teresa isimli bir genç kızla tanışır ve hayatı değişir. Masör Teresa, ayak bakım uzmanı Vicente Holgado, Elena ve yasak aşk yaşadığı adli tabibin ilişkileri sarpa sararken, bir de ayakkabı ve çoraplar dile gelip aşk, birliktelik, yaşam ve ölüm hakkında felsefi sorgulamalara girişince hem güldüren hem de düşündüren, harikulade bir öykü çıkar ortaya...

Jack Higgins Fırtınadan Önce

Başkalarının yaşaması için kendini feda etme içgüdüsü, bence insandaki gizemlerin en büyüğüdür. Cesaret ise hiç bir zaman geçerliliğini yitirmeyen bir duygu ve ben bunun en iyi örneğini Deutschland olayında gördüm. Tarihin en büyük savaşının orta yerinde, çatışan taraflardan kişiler, bir avuç insanı insanlığın en eski ve en amansız düşmanının, denizin elinden kurtarabilmek amacıyla, her türlü tehlikeyi göze alarak, hayatlarını ortaya koyarak bir süre için bir araya geldiler.

Jane Austen Aşk ve Gurur

Jane Austen’in en romantik kitabı. Kitap genç bir adamın kendisine asla yakıştırmayı düşünmediği bir genç kıza nasıl aşık olduğunu konu alıyor.Bennet ailesi çok varlıklı bir aile olmasına rağmen anne Bennet kızlarının varlıklı birer beyle evlenmesini istemektedir. Çünkü o zamanın yasalarıyla ailenin tüm mal varlığı ailenin erkek evlatlarına kalmaktadır. Bu durumda Bennet’lerin mal varlığı hiç görüşmedikleri amcalarının oğluna kalacaktır. Bunu kendine dert etmiş olan anne Bennet kızlarına kendilerinden daha zengin birer kısmet bulmak için hiçbir baloyu kaçırmamaktadır. Bu sebeple Bennet’ler her baloda boy göstermektedir. Gene böyle bir baloda Bennet’lerin en büyük ve en güzel kızı Jane oldukça varlıklı bir bey olan Bay Bingley’le tanışır.

Jane Campion Piyano

Tanımadığı bir erkekle evlenen Ada, dokuz yaşındaki kızı ve piyanosuyla birlikte Yeni Zelanda'ya gelir. Kocası piyanoyu istemez ve Baines'in sahildeki arazisi ile takas eder. Ama Ada her şeyden çok piyanosunu istemektedir. Ada cahil, garip görünüşlü ve dövmeli komşusu Baines ile piyano çalabilmek için pazarlık yaparak anlaşır. Piyano çalarken adamın bazı isteklerine boyun eğecektir. Masum isteklerin ve olağanüstü cinsel tutkularını acımasız öyküsü... Jane Campion Avustralyalı yazar ve film yönetmenidir. Yönettiği her filmi ödüle layık görülmüştür. Piyano filmi ile de Cannes'da Altın Palmiye ödülünü ve 1993 Oscar ödülünü kazanmıştır. Kate Pullinger 1961'de Kanada'da doğdu. 1982'de Londra'ya yerleşti. İki roman ve bir öykü kitabı ile ünlenen yazar, Piyano adlı eseriyle kendini dünyaya kabul ettirdi.

Jean Marie Laclavetine Usulca

Yumuşak huylu bir insan olan Vincent Artus, karısından başka kimseyi öldürmüş değildi. Beatrice'in bakışlarında... bir kuşku ışığı yansımıştı birkaç saniye boyunca. Patikanın kenarında, gözleri Vincent'a dikilmiş halde, bir an havada asılı kalmıştı. Şaşkınlıktan, leylak rengi lekeler belirmişti yüzünde, ve sanki uçacakmış gibi kollarını çırpmıştı. Oysa uçmadı. Bedeni, düşüşüne eşlik eden taşların şangırtısı arasında, bir sistem gibi giderek ağırlaşarak, zıplaya zıplaya yuvarlandı bayırdan aşağı." Kendi halinde bir insan olan Doktor Vincent Artus'u zaman zaman tedirgin eden tek şey, öldürdüğü karısı Beatrice'le ilgili anılarıdır. Ömrü, tek dostu Semione'la birlikte çalıştığı dispanserle, papağanı Pumblechook'la yaşadığı kamyon arasında tükenip gitmektedir. Hastaları, Cafe Le Petit Pompon'daki aperitifler, haftada bir Semione'la sabaha kadar süren poker partileri, sevimsiz pazar günleri Paris sokaklarında kamyonla gezintiler ve Pumblechook'un ba

John Grisham Pelikan Dosyası

John Grisham'ın filme de çekilen en çok satan kitabı yeniden okurla buluşuyor... İki yüksek yargı mensubunun öldürülmeleri arasında bağlantı olabileceği kuşkusu bir şok dalgası yaratır. Çekici olduğu kadar hırslı bir hukuk öğrencisi olan Darby Shaw, varsayıma dayanan raporunun Washington'da yüksek çıkarlara dokunduğunu geç de olsa fark eder. Ardından doludizgin, ölümüne bir kovalamaca başlar. Bu soluk soluğa kovalamacada Shaw'un erkek arkadaşı ile gerçeğe yaklaşmış olan araştırmacı gazeteci Gray Gratham da yer alacaktır.

John Steinbeck Sardalye Sokağı

Sardalye Sokağı'nın karmaşasında, hayatın bir yerinden tutunmaya çalışan uyumsuz insanlar -kumarbazlar, fahişeler, ayyaşlar, serseriler ve sanatçılar- yanyana yaşarlar. Sahibi olduğu genelevi sanat gibi işleten kızıl saçlı Dora, Salaş Palası mekan seçen Mack ve onun iyi niyetli zavallılar çetesi, Salaş Palas'ın ve yerel dükkanının uyanık sahibi Lee Chong, korkak ressam Henri ve bu marjinal topluluktaki bilgeliğin ve cömertliğin kaynağı olan Doc. Macera, muziplik ve gerçek hayatın zorluklarıyla harmanlanan Sardalye Sokağı, Steinbeck'in, memleketi Kaliforniya'ya canlı bir selamı.

Lokman Hekimden Oğluna Öğütler

Lokman Hekim'den Öğütler" adı altında çıkan eserimiz, her insanın hayatta tatbik etmesi gerekli öğütleri ihtiva etmektedir. Çesitli eserlerden faydalanılarak ortaya çıkarılan bu eser, ahlaki yönümüzün dumura uğradığı su zamanda basucunda bulunması gereken eserlerin basında yer almaktadır. Tıbbî, ahlakî, iktisadî öğütlerin yer aldığı bu kitap, okuyan her ferde hitap etmektedir. Lokman Aleyhisselam AZĐM SAHĐBĐ, seriatlarının tebliğ ve tesirinde büyük gayret sarfetmis, ortaya çıkan güçlüklere ve düsmanlıklara göğüs germis RESULLER'dendir. Çünkü oğluna ve onun sahsında bütün insanlığa, azmedilmeye değer isleri emredip de kendisinin onları yapmaması asla düsünülemez. Lokman Aleyhisselam, isimlerine özel birer sure tahsis edilen yedi nebi arasında Hz. Đbrahim ile Hz. Muhammed (s.a.v.) aralarında köprü vazifesi gören bir büyük RESUL'dür.