Skip to main content

Posts

Showing posts from April, 2013

Hilal ve Yıldız - Stephen Kinzer

"Stephen Kinzer dört yıl Türkiye'de yaşadıktan sonra bu parlak kitapla bize dışarıdan nasıl gözüktüğümüzü sevgi ve anlayışla gösteriyor. Bu çok rahat okunan  kitap Türkiye'yi, imkanlarını ve dertlerini yeniden düşünmek, tartışmak için iyi bir fırsat..." - Orhan Pamuk- "Kinzer,  kitap  yazarı rolüne geçince, The New York Times muhabirlerinin efsanevi mesafeliğini, nesnelliğini, soğukluğunu bırakmış. Tam tersine düşündüklerini açık açık söyleyen, taraf tutan, gerektiğinde sert eleştiri sözcükleri kullanan, ama sık sık sevgi parantezleri açan bir üslup seçmiş. Bu yaklaşımı 'Dost Acı Söyler' atasözümüzle özetleyebiliriz." - Haluk Şahin- "Amerikan New York Times gazetesinin eski Türkiye şefi Stephen Kinzer, Türkiye'nin dünyada hak ettiği yere gelemeyişini siyasi liderlerin beceriksizliğine bağladı. Hilal ve Yıldız adlı büyük ilgi çeken bir  kitap  yazan Kinzer, Türkiye'nin bazı engelleri aşması halinde dünyanın en önemli ülkelerinden biri

Sabahattin Eyüboğlu Gökyüzü Mavi Kaldi

SABAHATTİN EYUBOĞLU İLE YAŞAR KEMAL BU KİTABA NEDEN VE NASIL ÇALIŞTILAR İmeceden hoşlanırdı Sabahattin Eyuboğlu.Başka türlü çalışmaya aklı ermez, gönlü yatmazdı.Dostları, öğrencileri ile çok gezdiği, binlerce fotoğrafla saptadığı, yıllarca derslerine konu ettiği Anadolu sanatı üstüne Eyuboğlu'nun bir kitap yazması beklenirdi. Kim olsa bunu yapardı, kaldı ki içerden ve dışardan birçok yayıncılar bunu istemişlerdir kendisinden. Yapmadı, neden yapmadı? Bence bir tek yanıtı var : tek başına çalışmaktan hoşlanmazdı da ondan, öyle ki, telif kitap yazmaktan çok çeviri yapmaya özen göstermesi, çeviride yalnız olmadığı, bir başka insanla, yazarla durmadan hesaplaşmak, ölçüşmek, söyleşmek zorunda kalışındandır. İkili ya da çok kişili ilişki kurmaya bayılırdı, yaratıcılığı da başkalarında ürün verme hevesi uyandırıp aynı coşku içinde hep birlikte kaynaşarak ortaya bir şey çıkarmak diye anlardı. Anadolu Sanatı kitabını yazmadı tek başına, masa başında oturarak, ama birçok filmler çevir

Maksim Gorki Ana

İşçilerin yaşadığı dış mahallenin dumanı ve yağ kokusu içinde, fabrikanın düdüğü her gün böğürüp titreşirdi. Asık suratlı, kasları hâlâ yorgun insanlar, ürkütülmüş hamamböcekleri gibi Jblâşla dışarı fırlardı kül rengi evlerden. Alacakaranlığın soğuğu içinde, kaldırımsız sokaklardan, vıcık vıcık kara pencereleriyle sakin ve kayıtsız bekleyen yüksek taş binaya doru giderlerdi. Adımları şaklardı çirkefte.Uykulu, boğuk haykırışlar karşılardı onları, kötü küfürler savrulurdu. Sonra makinelerin boğuk gürültüsü, istimin homurtusu işitilirdi. Asık suratlı kâra bacalar, mahallenin üstüne kaldırılmış kalın sopalar gibi gökyüzüne doğru yükselirdi.Akşam olup da batan güneşin kızıl ışınları pencere camlarını tutuşturunca, fabrikanın taş karnı kusmuk gibi dışarı atardı öğüttüğü insanları, ve yüzleri isten kararmış işçiler aç insanlara özgü parlak dişlerini göstererek yeniden sokaklara dolar, ortalığa makine yağı kokuları yayarlardı ekşi ekşi. Artık sesler canlı ve hatta neşeli çıkardı, çünkü

Maeve Binchy Yalnız Kadınlar Sokağı

Gordon'a tüm kalbimle... Birinci bölüm Ria'nın annesi, oldum olası film yıldızlarından hoşlanırdı. Clark Gable'ın Ria'nın doğduğu gün ölmesi onun için hep bir üzüntü kaynağı olmuştu. Tyrone Power bu olaydan iki yıl önce Hilary'nin doğduğu gün ölmüştü. Ama nedense buna o kadar üzülmüyordu. Hilary Ria gibi sinemanın büyük kralını uğurlama-mıştı. Ria ne zaman Rüzgâr Gibi Geçti'yi izlese, yüreğinde bir tür suçluluk duygusu uyanırdı. Ken Murray'e, kendisini ilk öpen oğlana, bundan söz etti.Sinemadaydılar. Üstelik oğlan onu öpüyordu.- Çok sıkıcısın, dedi Ken kızın düğmelerini açmaya çalışırken.- Hiç de değil, diye haykırdı Ria. Clark Gable karşımda, beyazperdede, ben de sana onunla ilgili ilginç bir şey söylüyorum. Bir rastlantı bu. Can sıkıcı değil.Çevredekilerin dikkatini çekmek Ken Murray! utandırdı. Kimi sus diyor, kimi gülüyordu. Ken Ria'dan uzaklaştı ve onunla görünmek istemiyormuş gibi koltuğuna gömüldü.Ria kendisine lanet okudu. On altısına g

Maeve Binchy Aşk Mutfakta Pişer

Canım Gordon'ıma bütün sevgimle... Yılbaşı gecesi Radyoda, insanlara hayallerindeki yılbaşı gecesiyle ilgili sorular soruluyordu. Cevaplar beklendiği gibiydi, evde boş boş oturanlar bir yerlere gitmeye, eğlenmeye can atıyor, işleri başlarından aşkın olanlar ise bir fincan çay içtikten sonra yatağa girerek geceyarısından önce uyumak istediklerini söylüyorlardı.Tepeleme yemek yüklü tepsileri kamyonetine yerleştiren Cathy Scarlet'in yüzünde acı bir gülümseme belirdi. İrlanda'nın hiçbir köşesinde, yılbaşı gecesini kayınvalidesinin verdiği davetin ikramını üstlenmekle geçirmek istediğini söyleyecek kimse olamazdı. Benim cezam bu, dedi içinden. Hannah Mitchell'ın Oaklands'taki evinde misafirlerine hizmet etmek. Öyleyse bunu neden yapıyordu? Önce, deneyim kazanmak için... Sonra, Jock ile Hannah Mitchell'ın arkadaşları ileride catering şirketlerine başvuracak cinsten olduklarından, müşteri edinmek için. Ama en önemlisini unutmamalıydı: Hannah Mitchell'a bu i

Maj Sjöwall Gülen Polis

Kasım akşamı Stockholm'de gökyüzü delinmişçesine  yağmur yağıyordu. Martin Beck ile Kollberg, güney bölgesi varoşlarındaki Skarmarbrink metro istasyonundan pek uzağa düşmeyen sözü geçen Đkinci kişinin evinde karşılıklı geçmişler, satranç oynuyorlardı.  Son birkaç gündür işlerin durgun gitmesine koşut olarak, bir bakıma kendilerine izin vermişler, kafa dinliyorlardı. Martin Beck çok kötü bir satranççı olmasına karşın, yine de oynardı. Kollberg'in iki aydan gün almış bir kızı vardı. Bu belirli akşam bebe bakıcılığı yapma zorunluluğunda kalmıştı. Martin Beck'e gelince, mutlaka gerekmediği sürece evine gitmemeyi alışkanlık haline getirmişti. Hava kötünün kötüsüydü. Dalga dalga saldıran yağmur orduları damları silip süpürüyor, ardı arkası kesilmez sert darbelerle pencere camlarını zorluyorlardı. Sokaklara boş gözüyle bakılabilirdi. Ara sıra  koşturduğu görünen tek tük kişilerin böyle bir gecede dışarıda olmalarını gerektirir önemli nedenleri vardı. Strandvagen'deki A

Babam Çatlı - Gökçen Çatlı

3 Kasım habercisi olan son telefon konuşmamız: “Kızım sana bırakabileceğim en büyük mirasım yaşadıklarımdır. Başını hiçbir zaman eğmeyeceksin.” ….. Onun içinde mor dağlara türkü söylemek, uzaktan geçen turnalara el sallamak vardı. O bir devre damgasını vurdu ama içindeki türküyü hiç duymadılar, dinlemediler… Yükselen canhıraş çığlıkların ortasında hep bir “sebep” olarak görüldü, gösterildi.Oysa bir insanın tek başına bu kadar “çok sebep” olması mümkün değildi. “Utanç Duvarları” gibi yükselen tek yanlı sese verilen bir cevabı özleyenlere ve “Utanç Duvarları”nın acımasız mimarlarınadır sözümüz…Sadece ve sadece dile getirilmemiş gerçeklerin hikayesini okumak hakkı, bu hakkı isteyen herkesindir… Gökçen ÇATLI

Arthur Hailey Hastane

Bunaltıcı bir yaz günü; vakit öğleye doğru, üç eyalet hastanesinde hayat, açık denizdeki bir adanın çevresini dolanan akıntılar gibi bir canlanıp, bir duruluyordu. Hastane dışında, Pennsylvania eyaletine bağlı Burlington şehrinin ahalisi, gölgede 45 derece sıcaklık ve yüzde yetmiş sekiz rutubette ter döküyordu.Aşağıda, hiç gölgelik yeri ve bir tek ısı ölçeri bulunmayan dökümhanelerin, garın oralarda, biri ısıyı ölçmek zahmetine katlansa sıcaklığın çok daha yüksek olduğunu görürdü. Hastanenin içi dışardan serindi ama buda yetmiyordu. Hastalar ve görevliler arasında, ancak en zenginler ya da en hatırlılar soğuk hava tertibatı bulunan odalarında bu dertten kurtulabiliyorlardı. Birinci kattaki hasta kabul servisinde de soğuk hava tertibatı yoktu. Madge Reynolds gözünden sabahtan beri on beşinci kâğıt mendili çekiyor, yüzünü kurularken, odayı hemen terketmenin ve koku giderici ilâcı yeniden sürmenin sırası geldiğini düşünüyordu. Otuz sekiz yaşında, Miss Reynolds hasta kabul servisi şe

Aslı Sancar Harem Bir Aşk Yolculuğu

Harem, kölelikten sultanlığa giden bir aşk yolculuğu...Harem, yıllarca 'Fantastik, egzotik, baştan çıkaran,.,'' gibi yaftalamalara maruz kaldı... Harem, Osmanlı'da Kadın üzerine araştırmalarıyla ABD'de Benjamin Franklin ödülüne layık görülen Aslı Sancar'ın kalemi ve hakiki yüzüyle ilk defa bir romana konu oluyor.Kafkasyadaki köyünden kaçırılıp saraya satılan ve yüksek Harem eğitiminden geçen bir saray cariyesi...Saray hekimi Kamile evli; ölümlerle, ayrılıklarla yoğrulacak bir İstanbul hanımefendisi...Biri saray cariyesi diğeri İstanbul hanımefendisi iki kadının sonunda bir tekkede kesişecek yollarının merak uyandırıcı öyküsü ve daha fazlasıyla ihtişamlı, asaletli ve ses getirecek romanı.

Sherlock Holmes Mavi Yakut

St. George Đlahiyat Koleji'nin Müdürü ve Doktor olan Elias Whitney'iıı kardesi Isa Whitney, ileri derecede afyon bağınılısıydı. Kolejdeyken De Quincey'nin kitabını okumus ve kendi de aynı seyleri yasamak için tütününe afyon tentürü katarak bu alıskanlığa baslamıstı. Birçoklarında olduğu gibi, o da bırakmanın baslamaktan daha zor olduğunu görmüs; ama ne çare, uzun yıllar ilacın kölesi; arkadasları ve akrabalarının utanç ve üzüntü kaynağı olmustu. Sarı, solgun yüzü, sarkık dudakları ve küçülmüs gözbebekleriyle bir sandalyeye yığılmıs olan bu soylu adamın enkazı hâlâ gözlerimin önünde.Bir gece - 89 yılının Haziran ayında - insanın esnemeye ve saate bakmaya basladığı vakitlerde kapım çalındı. Oturduğum yerde doğruldum. Karım, elindeki örgüyü bırakıp hayal kırıklığını yansıtan bir ifadeyle:"Bir hastan olmalı," dedi. "Dısarı çıkman gerekecek."Kendi kendime söylendim; çünkü zaten yorucu bir gün geçirmistim. Dıs kapının açıldığını, asağıda aceleyle bir sey

Sherlock Holmes Bütün Hikayeleri 3

1894 baharında iĢlenen son derece esrarengiz bir cinayet, saygıdeğer Bay Ronald Adair'in öldürülmesi olayı, tüm Londra'yı çalkalamıĢ, sosyete dünyasını derinden sarsmıĢtı. Polis soruĢturmasında ortaya çıkan birçok ayrıntı kamuya açıklanmıĢtı ama vakanın önemi göz önüne alınarak önemli miktarda kanıt gizli tutulmuĢtu. Öyle ki, bu olaylar zincirinin kayıp halkalarını ancak Ģimdi, yani yaklaĢık on yıl sonra açıklamama izin veriliyor. ĠĢlenen suçun kendisi zaten oldukça ilgi çekiciydi, ama beni asıl ilgilendiren, macera dolu ömrüm boyunca yaĢadığım en büyük Ģoklardan birini tecrübe etmeme yol açan akıl almaz devamı olmuĢtu. ġimdi bile, aradan geçen onca zamana rağmen, olanları düĢünürken ĢaĢkınlığım sürüyor,zihnimi çaresiz bırakan o zevk dalgasını yeniden hissederken tüylerimi ürpertmeye yettiğini görerek hayrete düĢüyorum. Beni olağanüstü bir adamın düĢüncelerini ve eylemlerini anlattığım zamanlardan tanıyan insanlara Ģunu söylemek isterim ki, bu bilgileri onlarla paylaĢamamak

Sherlock Holmes Bütün Hikayeleri 2

"Watson, korkarım gitmek zorundayım," dedi Holmes, bir sabah kahvaltıdan sonra."Gitmek mi! Nereye?""King's Pyland,Dartmoor'a." Buna hiç ĢaĢırmanuĢüm. Aslını sorarsanız, bütün Ġngiltere'yi çalkalayan bu esrarengiz vakaya nasıl oldu da hâlâ bulaĢmadı diye merak ediyordum zaten. Dostum bütün gün, çenesi göğsünde, kaĢlarını çatmıĢ, piposunu en sert tütünüyle art arda doldurarak odada bir ileri bir geri yürümüĢ ve yine her zamanki gibi bütün sorularımı ve sözlerimi duymazdan gelerek düĢüncelere dalmıĢtı. Gelen her gazete, Ģöyle bir göz atıldıktan sonra bir kenara atılmıĢtı. Ne kadar sessiz olsa da aklından nelerin geçtiğini çok iyi tahmin edebiliyordum. Onun dedektiflikteki Ģöhretine meydan okuyabilecek tek bir vaka vardı; o da Wessex Kupası'nın favori atının kayboluĢu ve antrenörünün trajik ölümüydü. Bu yüzden olay yerine gitmek istediğini söylemesi beni hiç ĢaĢırtmadı."Eğer sana ayak bağı olmazsam ben de gelmekten memnuniyet duyarım

20. Yuzyilda Bilim

Ergun Candan Ruhsal Güçleri Geliştirme Teknikleri

Düşünce gücünün doğm kullanıldığında neler elde edilebi­leceğini sanırım artık herkes biliyor... Tabii buradaki "herkes" sözü Türkiye'de araştıran, soru soran, bildikleriyle yetinmeyen çok küçük sayıyabilecek bir "okur" kitlesi için, yani sizler için söylenmiş bir sözdür... Evet... Herkes biliyor... Fakat nasıl ki sigaranın zararlarının bilinmesi sigarayı bırakmak için çoğu kez yeterli olamıyorsa, bunun da bilinmesi düşünce gücümüz­den etkin bir şekilde yararlanabilmeye yetmiyor... "Seviniz, se­viliniz, bir olunuz..." demekle insanların sevgiyi yaşayamadık­ları gibi...Yani sadece bilmek yeterli olmuyor... Bilmek ayrı bir şey yapabilmek apayrı bir şey... Peki bildiklerimizi nasıl yapa­bilir hale getirebiliriz?...İşte bu kitabın çıkış noktası buraya endekslenmiştir...Ruhsal güçleri uzun uzun anlatmak yerine, pratik uygula­nabilir metotlarla bu yeteneklerin günlük yaşamımızda nasıl kullanılabileceğini sizlere göstermek istedik...İç potansiyal gücünüzü

Doğan Cüceloğlu Yeniden İnsan İnsana

Gözden geçirilerek genişletilmiş bu baskı iki kısımdan oluşuyor. Birinci      kısımda insan ilişkilerinin temelini oluşturan iletişim süreçleri, bizim topluma özgü gözlemlerle ayrıntılı olarak; sunuluyor. İkinci kısımda,  iletişim ilişkilerinin temelinde yatan kültürel varsayımlar çerçevesinde,  toplumumuzda yer alan bazı iletişim olayları inceleniyor. İnsan İnsana daha önceki baskılarında büyük ilgi görmüş ve toplumun değişik kesimlerinden olumlu eleştiriler almıştır. Kitabın daha önceki baskısında ele alınan bireysel ilişkilerin ötesinde, toplum ve kültür sorununa da değinildiği için, şimdiki genişletilmiş yeni baskısının daha da ilgi çekeceğini umuyorum.Değerli karikatürist Erdoğan Bozok'un çizgileri; iletişim gücünü arttırmakta ve kitaba dilin ötesinde ayrı bir anlatım zenginliği getirmektedir. Aziz Nesin, bazı hikayelerini almama izin vererek, benim anlatım gücümün ötesindeki renkli insan manzaralarını ve onların bize özgü ilişkilerini, kitapta yansıtmama olanak sağladı. H

Clickbank Eğitim Seti Ücretsiz

Hayatını sadece Clickbank sayesinde devam ettiren ve bu yolla inanılmaz paralar kazanan kişiler arasında sizde yerininizi almak istiyorsanız size ücretsiz olarak yardımcı olmak istedik. Clickbank'tan nasıl kazanç elde edilir , nasıl ürün seçilir , nasıl reklam verilir uzun lafın kısası click bank tan nasıl para kazanılır sorusunun cevabı bu sette. Uygulmalı video anlatımları ve pdf formatında türkçe açıklamalarıyla birlikte bedava tamamen ücretsiz. İyi Kazançlar

Girişimcilere Öneriler

Ekonomik hayat içerisinde her gün aklında bir iş fikri olan insanlarla karşılaşırız. Ancak gerçekte kurulan işlerin sayısı düşünülenlerden ve sohbetlerde dile getirilenlerden çok azdır. Etrafımızı dikkatli gözlerle tekrar incelediğimizde, başarılı olan işletmeleri, girişimcileri gördüğümüz kadar başarısız olanları da görürüz. Özellikle yaşamımızın büyük bir bölümünü aynı yerde geçirdiysek, eskiden ufak bir kırtasiye olan yerler büyük baskı merkezlerine, küçücük dondurmacılar hazır tatlı fabrikalarına dönüşmektedir. Bu başarıların yanında hemen hemen her birimizin çevresinde bir mağazanın içinde her ne yapılırsa yapılsın tutunamadığını, bir ay restoran, ikinci ay bir kafe, belki bir yıl sonra bir araba galerisi olduğunu görürüz.

Girişimci Olabilirmiyim?

Her  yýl  ülkemizde  yüzlerce  kiþi  kendi  iþini kurmayý denemeye karar verir. Bir çoðu baþarýlý olur. Siz de kendiniz için bir iþ kurabilir misiniz acaba? Eðer denemeye karar verirseniz, çok zorlu bir yolculuða  giriþiyor olacaksýnýz. Hiç kimse iþ kurmanýn kolay bir iþ  olduðunu iddia edecek durumda deðildir ve bir çok giriþimin baþarýsýz olduðu da doðrudur. Ancak baþarýnýn ödülü muazzam olabilmektedir. Burada paradan çok  ayrý  olarak,  bir  iþi  kendinizin  baþarmýþ olduðunuzu bilmenin tatmini; kendi zamanýnýzýn hakimi olmanýn özgürlüðü; büyük bir ihale ya da sipariþ kazanmanýn keyfi ve tatmin olmuþ müþterilerden gelen sürekli sipariþlerin pýrýltýsý vardýr.

İsmail Özcan Espri Fikralariyla Ünlüler

Sanatta ve politikada espri ve fıkra, çok az, çok seyrek kitaplastırılan bir konudur. Nedense bu konuya yeterli ölçüde egilme geregi duyulmamıstır. Birçok sanatçı ve politikacının yüzlerce sayfalık biyografilerinde bile, onların büyük çogunlugunun espritüel yanlarına yer verilmesi ihmal edilmistir. Herhalde bu biyografilerin yazarları, ciddi bir esere, ciddi olmayan unsurlar eklemekten kaçındıklarını sanıyorlar. Hâlbuki bir sanatkârı, bir politikacıyı veya herhangi bir ünlüyü, bilinen bir fıkrası, bir nüktesi;hakkında yazılmıs ayrıntılı bir yasam öyküsünden daha çok anılarda canlandırıyor, dillerde dolastırıyor.Bir ünlüye ait fıkrada kendi inisiyatifi olmayabilir, ama espri muhakkak sahibinin inisiyatifi ile vücut bulur. Espri; bir duyguyu, bir düsünceyi, bir cevabı sakayla, ince bir alayla ifadeye koymaktır. Espri, muhatabı hafifçe ignelemekten hakarete kadar varan dozlarla ortaya konabilir. Bunun sınırlarını, espritüel kisinin pervasızlıgı ile içinde bulunulan ortam ve kosullar b

Bir Is Fikri Bulmak

Araþtýrmanýzý  baþlatmadan  önce,bazý  temel  noktalar olduðunu bilmelisiniz.Herkes  iþ  fikri  araþtýrabilir  ve bulabilir de. Ýþ ve eðitim geçmiþiniz geliþtirebileceðiniz  fikirleri sýnýrlamaz.  Örnekler: * Bisiklet tekerleði bir veteriner tarafýndan icat edildi  * Frisbee bir fýrýncý tarafýndan icat edildi* Mýsýr gevreði bir çiftçi tarafýndan geliþtirildi.Aynen insanlar gibi, her fikrin bir "ömür dönemi (life cycle)" vardýrbuna ürünün ömür dönemi denir ve aþaðýda gösterilmiþtir.Faks makinelerini hangi aþamaya yerleþtirirsiniz? Buradaki ince nokta, geliþtirme veya büyüme aþamasýnda olan bir ürün bulmaktýr. Örneðin, video telefonlarýný hangi aþamayayerleþtirirsiniz? F i k i r l e r i   ö l d ü r m e k ,   f i k i r geliþtirmekten çok daha kolaydýr. Fikir bulmada baþarýlý olabilmek için, her þeye bakmaya hazýr olmalýsýnýz. Unutmayýnýz, eðer birisi size yirmi yýl önce duvardaki bir delikten para çekebileceðinizi söylese idi, veya beþ  yýl  önce  size    telefona konuþtuðun

Ben Dünyanın En Akıllı İnsanıyım, Erdal Demirkıran

Yıl 2030: İnsanlar artık 5 saat uyuyor. İnsanlar artık sinirlenmiyor. Artık 21. Yüzyılın başlarında tüm dillerde karşılığı bulunan "başarısızlık" sözcüğü sözlüklerde yok. Özgüven artık özel bir vasıf değil. Cinayet, intihar, kavga, savaş yok.. ve artık insanlar birbirlerini seviyor... Yıl 2020: Neredeyse tüm dünyayı saran ve sarsan "Kashna Öğretileri" büyük bir hızla yayılıyor... Yıl 2010: dünyanın En Akıllı İnsanı, dünya liderlerine yönelik eğitim programını başlattı... Yıl 2005: Türkiye'deki faaliyetleri devam eden Erdal Demirkıran, dünyaya açılmaya hazırlanıyor... Yıl 2002: Dünyanın En Akıllı İnsanı Özel Okul, Kolej, Dershane, Şirket, Belediye, Siyasi Partiler.. gibi kurum ve kuruluşlarda "dahi" yetiştiriyor. Bugün: Erdal Demirkıran hayatı ve kendini alabildiğine seviyor. Dünyayı değiştirmeye çalışıyor...,

Başarının 11 Adımı Tüm Potansiyelinizi Kullanmanın Yolu

Hedeflerinizi gerçekleştirmeye giden yola hoş geldiniz.Bu sayfaları okuduğunuza göre yaşantınızda bir şeyleri değiştirmeyi düşündüğünüzü söyleyebiliriz. Eğer değişim basit olsa idi bunu zaten kendi başınıza yapardınız. Bununla birlikte değişime hazır olmanız en büyük artımız .Bu kitapçık size zorlukları aşmanızda ve kendiniz için daha iyi / kaliteli bir yaşam yaratmanıza yardımcı olacaktır.Bu sözler bu kitapçığın İngilizce’sini bize gönderen ziyaretçimize ait. Kendisi ABD’de binlerce dolar ödeyerek aldığı hayat danışmanlığının aslında bu notlardan ibaret olduğu ve herkes tarafından da uygulanabileceğini iddia ediyor.Biz de bu bilgiyi sizinle paylaşmak için kitapçığı Türkçe’ye çevirdik ve kullanımınıza sunduk. Kitapçık hakkındaki görüşlerinizi bekliyoruz.Başarıya giden yolda bol şans dileklerimizle. Kaliteofisi