Bunaltıcı bir yaz günü; vakit öğleye doğru, üç eyalet hastanesinde hayat, açık denizdeki bir adanın çevresini dolanan akıntılar gibi bir canlanıp, bir duruluyordu. Hastane dışında, Pennsylvania eyaletine bağlı Burlington şehrinin ahalisi, gölgede 45 derece sıcaklık ve yüzde yetmiş sekiz rutubette ter döküyordu.Aşağıda, hiç gölgelik yeri ve bir tek ısı ölçeri bulunmayan dökümhanelerin, garın oralarda, biri ısıyı ölçmek zahmetine katlansa sıcaklığın çok daha yüksek olduğunu görürdü. Hastanenin içi dışardan serindi ama buda yetmiyordu. Hastalar ve görevliler arasında, ancak en zenginler ya da en hatırlılar soğuk hava tertibatı bulunan odalarında bu dertten kurtulabiliyorlardı.
Birinci kattaki hasta kabul servisinde de soğuk hava tertibatı yoktu. Madge Reynolds gözünden sabahtan beri on beşinci kâğıt mendili çekiyor, yüzünü kurularken, odayı hemen terketmenin ve koku giderici ilâcı yeniden sürmenin sırası geldiğini düşünüyordu. Otuz sekiz yaşında, Miss Reynolds hasta kabul servisi şefiydi; kadın sağlığı konusundaki yayınların da hastasıydı. Dolayısıyla da, «temizlik yönünden eksiklik duymaktan nefret eder, hava iyice ısınır ısınmaz çalışma odasıyla koridorun öbür ucundaki kadınlar tuvaleti arasında devamlı gidip gelmeye koyulurdu. Yine de önce, öğleden sonra hastaneye kabul edilmesi gereken dört hastaya yer bulmanın daha doğru olacağına karar verdi.