Bu kitapta bir “yeraltı çalışanını” bulacaksınız; burgulayan, kazan, toprağın altını oyan bir kimseyi.Friedrich Wilhelm Nietzsche Tanı Onu ancak böyle bir dip çalışmasını görecek gözleriniz varsa görebilirsiniz: Işığın ve
havanın her uzun süreli eksikliğiyle birlikte ortaya çıkan sıkıntı, kendini aşırı derecede göstermeden ne denli yavaş, ihtiyatlı ve yumuşak bir inatçılıkla ilerliyor o. Kendisinin bu
karanlık işinden memnun olduğunu söyleyebilirsiniz. Ona bir inan yol gösteriyor, bir teselli ödüllendiriyor gibi gözükmüyor mu? Belki de kendi uzun karanlığının olmasını istiyor,
anlaşılmazlığının, gizliliğinin, gizemliliğinin. Çünkü kendisinin neye sahip olacağını da biliyor: kendi sabahına, kendi kurtuluşuna, kendi tan kızılına?... Mutlaka geri dönecek. Ona aşağıda ne yaptığını sormayın. Görünürdeki bu Trophonios ve yeraltılı yeniden “insan olunca” size onu kendisi söyleyecek. Onun gibi bu kadar uzun süreyle köstebek olunca insan, yalnız olunca,
susma alışkanlığını tümden yitiriyor…Sabırlı dostlarım, size, kolaylıkla bir anma konuşması, bir ölüm töreni nutku olabilecek bugecikmiş önsözde aşağıda ne yapmak istediğimi gerçekten anlatmak istiyorum. Çünkü ben geri geldim — paçayı kurtardım. Sizi de aynı tehlikeli girişime zorlayacağımı sanmayın! Ya da sadece aynı yalnızlığa! .Friedrich Wilhelm Nietzsche Tanı Çünkü kim kendine bu tür yolları seçerse, hiç kimseyle karşılaşmaz: Bunu da “kendi yolları” ortaya çıkarıyor. Bu konuda kimse ona yardım elini uzatmıyor. Tehlike, kaza, kötülük ve fırtına gibi karşılaştığı her tehlikeyle tek başına başa çıkmak zorundadır. İşte onun kendisi için seçtiği yolu var ve bu kendisi içine ilişkin acı zaman zaman duyduğu bıkkınlık ne kadar da anlamsız:.Friedrich Wilhelm Nietzsche Tanı Örneğin bizzat kendi arkadaşları onun nerede olduğunu, nereye gittiğini tahmin edemeyip arada sırada kendi kendilerine: “Aslında o nasıl gidiyor? hala bir yolu... var mı?” diye soruyorlarsa, bunu bilmenin ne yararı var? —Vaktiyle herkesin yapamayacağı şeyleri yapardım. Derinlere inip, toprağın altını deliyordum eski bir güveni, biz filozofların birkaç bin yıldan beri en sağlam temel üzerine inşa eder gibi üzerine kurmaya özen gösterdiğimiz güveni araştırıp ortaya çıkarmaya başlamıştım... şimdiye dek kurulan her bina çökmüş olmasına karşın, tekrar tekrar üzerine gidiyordum: Ahlaka olan güvenimizi sarsmaya başlamıştım. Ama beni anlamıyorsunuz?Bugüne değin iyi ve kötü üzerine en berbat düşünceler ortaya kondu. Bu, her zaman çoktehlikeli bir şey oldu. Vicdan, iyi bir şöhret, cehennem; duruma göre polisin bizzat kendisi önyargısızlığa izin vermiyordu ve vermiyor. İşte günümüz ahlakı üzerine, her otorite karşısında alınan tavırda olduğu gibi, düşünmemek, pek de konuşmamak gerekiyor: Burada...itaat edilir! Dünya var olduğundan bu yana, hiçbir otorite kendisinin eleştiri konusu yapılmasına istekli görünmemiştir. Ve hem de ahlakı eleştirmek, ahlakı bir sorun, sorunlu bir şey olarak ele almak: Nasıl olur? Bu ahlak dışı değil miydi... şimdi değil mi?