Meslek etikleri -bu arada kuşkusuz iletişim etiği- son yılların gözde konularından biridir. Türkiye’de de tarihimizin hiçbir döneminde görülmediği kadar çok etik üzerinde konuşuyor ve yazıyoruz. Bunun nedenlerini ve sonuçlarını değerlendirmek için belki biraz daha zamana gereksinim var, ama şimdiden bazı düşüncelerin dile getirilmesinde yarar olabilir. Bazı Avrupa ülkelerinde uygulamalı olarak ortaya çıkmış olsa da, bugün sözü edilen ve uygulanmaya çalışılan iletişim meslek etiği, ABD’de basın etiği olarak ortaya çıkmıştır. Bunun nedenini bu ülkedeki gazetecilik mesleğinin gelişim koşulları içinde aramak gerekir. ABD basını, başlangıcından itibaren, devletin yatırımları ve karışımlarından çok sermayenin yönlendirmesi ve belirleyiciliği ile daha yoğun biçimde karşı karşıya kalmıştır. Ülkenin tarihi ve coğrafi koşulları Avrupa kapitalizmden farklı bir gelişme özelliğinin ortaya çıkmasına yol açmıştır. Avrupa’da toplumsal gelişme sürecinde ortaya çıkan meslek bilincinin oluşması ve örgütlenme geleneği ABD için söz konusu değildir. Piyasa koşullarına bağlı olarak çalışan gazeteciler, 19. yüzyılın sonlarından itibaren tekelleşme sürecini tanımışlar, sermayenin sınırsız istek ve çıkarlarının basındaki yansımalarına tanık olmuşlardır. Sendika örgütlenmesinin çok farklı bir biçim aldığı ve meslek örgütü olarak belirleyici gücünün olmadığı bu ülkede gazeteciler, sermayenin sınırsız gücü altında mesleklerini yapma durumunda kalmışlardır. Bunun gazeteciler açısından sonucu acımasız olmuştur. Yayın politikalarının gazete sahibinin çıkarına göre belirlenmesi, okurun güvenini yitirme ve daha da önemlisi mesleğe duyulan güvenin ciddi biçimde azalması süreci ile karşı karşıya kalınmıştır. Bu durumda sorumluluk anlayışının egemen olduğu gazetelerde, sermayenin yayın politikasına karışımını bir ölçüde sınırlayacak tek olanak, etik ilkeleri olmaya başlamıştır. Gazeteciler kimse tarafından “ideolojik” olarak nitelenemeyecek bir yöntemi geliştirmek zorunda kalmışlardır. Buna göre, yayın organı bazı ilkelere uymayı kabul etmekte ve bunu kamuoyuna duyurmaktadır. Haberlerin yansız verilmesi, yapılan yanlışların hemen düzeltileceğinin kabul edilmesi, bağımsızlığı sağlamak üzere gazetecinin bedava hiçbir şey kabul etmemesi ve mesleğin zorunlu kıldığı masrafların gazete tarafından karşılanması sözünün verildiği ilkeler geliştirilmiştir. Bu ilkeler gazete ve gazeteciyi ilgilendirir gibi gözükse de, aslında gazete sahibine yönelik bir sınırlama girişimidir.
![]() |

