Dimo Mavrommati'ye Her inancın hikâyesi bir yerlerde anlatılır, bizimkisi de işte bu kitapta yazılı.Büyücünün uyanması Egina Adası, 1988. Haç Bayramı'nın bir gün öncesi. 100 yıl sonra."Bazı şeyleri de at be anne yoksa burayı pireler saracak."Merdiven altındaki küçük deponun kuytularına doğru ilerlerken,eski tahta döşemeler yerlerinden oynayarak gıcırdadılar."Bana iyilik yap da kendi evinle ilgilen! Benim eşyama da karışma;onları istiyorum."Örümcek ağlarının arasından altı delik bir leğen çıktı."Bunu neden saklıyorsun?""O dedenin lazımlığı.""Dedem öleli yirmi yıl oluyor anne!"Daha diplere doğru ilerledim."Bulamıyorum.""Bulursun. Oraya, içeriye koymuştum. Sol tarafa bak."Nasıl bir şey olduğunu hatırlıyor musun?"Bildiğin sandık işte."Görünürde sandık falan yoktu.
"Yoksa burada gizli bir depo daha mı var? Kesin vardır!""Ben ölünce istediğini yapar, hepsini atıp kurtulursun. Ama yaşadığım sürece olmaz."
"Ama sen ölmezsin ki anne. Bu eski püskü şeylerin bekçiliğini
yapmak için hortlarsın. İşte gördüm. Burada, arkada!"Katina'nın sandığı, en karanlık köşede, 1965'lerden kalma birkaç derginin, üç eleğin, fare kapanlarının ve naftalinlerin altında saklıydı. Sandığı, sürükleyerek dışarı çıkardım. Üzerimden örümcek ağlarını silkeleyerek saçımdaki eşarbı çözdüm. Temiz havanın tadını çıkarmak için birkaç kez derin nefes aldım.