Bütün o eski ve unutulmuş eşyalar; kesme kristalden hokka takımı, sülüs
yazıların ölmekte olan canlılar gibi üstünde kıvrandığı sararmış kâğıtlar,
yer yer çatlamış deri koltuk, duvara dayalı bir teli kopuk tambur,
çekmeceleri kaybolmuş ceviz masa, çatlak bir porselen tabağın içinde
duran, sabundan yapılmış, boyaları dökük meyveler, ortasından geçen ince demir çubuğu paslı, bir yanı göçmüş teneke atlas, duvara yan yana asılmış gümüş kılıçla fildişi baston, odanın bir köşesine yığılmış eski dergiler,maroken ciltli kitaplar; bütün bunlar, bütün oda, bütün ev, hatta belki bütün kent toz içindeydi; incecik bir toz her şeyin üstüne yayılmış, içine sinmiş, eskitip öldürmüştü.