İnsana gelen kazanç iki yoldan gelir; ya helâldir, ya da da haram.
– İslam’da gücü olanın çalışmaması ihtiyacını meşru olmayan yollardan temin etmesi haramdır.
– İnsanın ihtiyaç sahibi değilse, dilenmesi haramdır. Kur’an’da: “İnsan için kendi çalışmasından başka bir şey yoktur” (Necm: 39) buyrulurken Hz. Peygamber de:
– “Zengin ve kuvvetliye sadaka helâl değildir.”
– Dilenci yüzünde et ve deri olmadığı halde kıyamet gününde diriltilir” demiştir.
– İslam’da çalışma meşru olmalıdır. Yani yapılan iş faydalı meslek olmalıdır. Dansözlük, şarkıcılık, fuhuş gibi yollarla elde edilen kazanç meşru değildir. Çünkü meşru iş yapılmamıştır.
– Şarap fabrikaları için üzüm yetiştirerek, tütün ekerek elde edilen para, uyuşturucu elde etmek için Hint keneviri ve afyon yetiştirerek elde edilen para helâl değildir. Fıkıhta bir kural vardır: “Harama götüren de haramdır.
– Kumar, piyango ve diğer şans oyunları ile elde edilen para helâl değildir. İnsana ait şeylerin satışı helâl değildir.
–Haram kılınmış şeylerin alım satımından ele geçen para,
–Fahiş fiat, karaborsacılıkla kazanılan para,
–Buluntu, soygun ve gasp yolu ile elde edilen para bir de hırsızlık malı ve yasak olan bir şeyi bile bile satmak,
–Faiz, faizli alışveriş yolu ile ele geçen para,
–Rüşvetle kazanılan ve alın teri emek sarf etmeden elde edilen şey,
– Fuhuş yolu ile, müstehcenlikle ele geçen para,
– Başkalarını eğlendirme gayesi ile iş yaparak ele geçen kazanç,
–İnsana zarar veren uyuşturucu, sarhoş edici maddelerin imalatı ve satışı ile elde edilen kazanç,
– Kumar aletlerinin yapımı, satışı, müstehcen elbise imalatı ve satışı ile ele geçen, helâl değildir.
–Yalanla hile ile kazanılan helâl ve meşru değildi.
–Bir hadiste: “Köpek ücreti, fuhuş parası, fal ücreti ve şarkıcı kadının parasını yasaklamıştır. (İ. Canan Hadis Ans: 14/331) İslam’ın yasakladığı bir iş, müslümanın uğraştığı bir iş olamaz, kazanç kapısı da olamaz. Rızık, helâl ve temiz yollardan temin edilecektir. Müslüman, kimseye zarar vermeyecektir. Faydalı iş yapacaktır.
İslam Peygamberi şöyle der:
– “Aldatan bizden değildir”
– “Doğru tüccar şehitlerle beraber olacaktır.”
– “İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olandır.”
– “Kazancı en kötüsü, haram yollardan elde edilendir.”
RÜŞVET HARAMDIR
Rüşvet, toplumu felakete götüren büyük haksızlıklara ve zulme neden olan hastalıktır.
Hz. Peygamber:
“Alan da veren de ateştedir” buyurmuştur.
Ancak can, ırz, namus yolunda, bir de ihtiyaç olan malın gasbı karşısında, tehdit ve tehlike ciddi ise, kerhen verilebileceği söylenmiştir. Yoksa menfaat elde etmek için verilen her şey rüşvettir. Rüşvet de haramdır.Çalışan memura verilen hediye de rüşvettir. O kişi orada olmazsa, o hediye ona gelir miydi? Hayır. Öyle ise, rüşvettir. Tekstilde çalışan 16 yaşındaki Van’lı genç soruyordu: -“Şef namaz kılmaya izin vermiyor. Ona hediye versem, göz yummasını sağlasam, rüşvet olur mu? diye…İş yaptırmak veya çabuklaştırmak için görevlilere verilen hediyenin veren bakımından meşru olabilmesi için:
1- Yapılan iş meşru olmalı,
2- Rüşvetsiz yapılabilecek yol ve kişiler varken başkasına başvurulmamalı,
3- İşin olması ile başkaları zarar görmemelidir.
4- Verilen şey, zulmü, haksızlığı veya tehdidi önlemeye yönelik olmalıdır.
5- Toplumda rüşvet çığırını açmamalıdır.
6- Mesai dışında kendi imkanları ile çalışana verilen, emeği karşılığıdır.
Kur’an’da: “Batıl yollarla aranızda mallarınızı yemeyin” (Nisa: 29)
– “Mallarınızı aranızda haksız yere yemeyin” (Bakara: 188) buyrulmuştur. İnancımıza göre; rüşvet yiyenin yediği rüşvet kıyamet gününde boynuna asılı olarak gelecektir.